29 Aralık 2010 Çarşamba

karma karışık

artık iç bir özelimiz kalmadı internette bence. daha önce yazarların nicklerini, blog yazanlarında adreslerini saklaması garip geliyordu ama haklılarmış, bi şeyle kafa yapmak ya da bi şeyi eleştirmek istiyorum bazen fekat o şeyin kime dokunacağı da belli olduğu için ve onun da azcık da olsa okuma ihtimali olduğu için ne buraya ne de mensubu bulunduğum diğer alanlara yazmıyorum! otokontrol doğuyor he bu ihtimal bazı insanlara götümle gülmeme engel asla olmuyor. peki bana yapılan bazı eleştirileri artık ciddiye almama sebep oluyor mu? asla! çünkü gördüm ki bazı arkadaşlar -ha gereksiz bir ortam olduğu için okumazlar burayı heralde diye isim bile veresim geldi ama gene de yemedi!- eleştirdiği 5 eylem ya da fikrimin 4ünü cok kısa bir süre içinde beğeni ile ve gerçek anlamda savunuyorlar! bu da malesef çekemezlik görüntüsü oluşturuyo beynimde.. üzgünüm.. dolayısıyla takmıyorum bazı insanları artık ve paylaşmıyorum bi şey artık..

paylaşamadığım, uzak kaldıklarım içinde artık benimle hayatı paylaşmayanlar da var, daha tam olarak ne iş yaptığımı anlamayan -ki yaptığım iş tanım olarak kesinlikle zor değil en bilinen 5 meslekten biri- ve anlamak için çaba harcamayan çok eski ve tırnak içinde çok yakın arkadaşlarım var.. işim çok önemli değil ama 10 yıl sonra nerde oturduğumu daha yeni anlayan ve ben hayır ben "pendik"te oturmuyorum" dediğim zaman.. "ne fark eder ki " diyen arkadaşlar bugün zoraki arkadaş görüntüsü çiziyorlar beynimde. üzülüyorum yılların emeği var üzerimizde. çok çaba harcadık karşılıklı. çok da seviyoruz ama ortak payda mı kalmadı. yoksa samimilik mi yok artık.
emek ve değer verdiğin filme, yazıya, işe ya da kişiye değer vermeyen hatta onları umursamayan varlığını bile 2 dakıka sonra unutan arkadaşlar incitiyorlar bi şeyleri.. farkında olmadan çıkıyorlar hayatımdan..

çok çaresiz kaldım bu sıralar. kime nasıl davranacağımı bilmiyorum. bu yüzden de tavır değiştirdim herkese aynı olmaya çaalıyorum. net bir insandım artık abarttım herşeyi açık açık söylüyorum herkese.. netliği de azcuk abarttım ama napayım sıkıldım rollerden. hem başkasının yapmasından hem kendi yaptıklarımdan.. "seviyosan git konuş bence" prensibini uygulasam bi de tamam olacam ama o biraz mümkünsüz... belki ileri de onu da yaparım.. arkadaşlar değişiyor sözler değişiyor.. tutumlar mı değişmeyecek?? hala umudum var ufak da olsa..

22 Aralık 2010 Çarşamba

benim annem cumartesi...

..benim annem cumartesi her bir dilde çıkar sesi
benim annem cumartesi elinde solmuş bir resim
benim annem cumartesi hesap soracak öfkesi
benim annem cumartesi benim annem cumartesi...
bandista..

6 Aralık 2010 Pazartesi

tutma düşerim..
bir yerden mi duydum yoksa bizzat ben mi yarattım bilmiyorum..

2 Aralık 2010 Perşembe

T.U. "demek istediğim hepsi"

"ağustos yirmi iki, dediler "ustan ölmüş",
çok komiksin azrail, turgut uyar ölür mü?"
Ferhan Şensoy
"Turgut Uyar ölmemiş yüreklerinde yaşıyor." büyük ev ablukada

hep tanıdığım şair, arada ordan burdan okuduğum şiirler.. dünyanın en güzel arabistanı..
"göğe bakma durağı" miladımız, önceleri flört evreleri, aramızdakilerden tam emin olamadığım devre.. "ilkin" ile karşılaşınca herşey netleşti.. hiç ayrılmayacakmışız gibi geliyor ama söz veremeyiz biliyorum.. zaten "kare kökü de yoktur" bu işlerin..
senin mükemmelin ile de bitiriyorum, ne alatmak istediğimi benim bile tam bilemediğim bu yazıyı...

"hiç bir şeye yaramam
ama yinede seni severim
o zaman sende beni sev
evet "